"...Meselenin püf noktası buradaydı, çünkü genel ve eşit oy, “aydınlar katından” bakıldığında, büyük ölçüde cahil bir seçmen çoğunluğunun ana tercihini yansıtıyordu ve 1950 sonrasındaki bütün siyâsal tecrübeler, bu ana tercihin çok büyük ölçüde Demokrat Parti ya da onun benzerlerine yöneldiğini açıkça göstermişti. Bu ana eğilimi, en azından kısa ya da orta vadede kırabilecek ya da tersine çevirebilecek bir yöntem bilinmiyordu. Eğitimin toplumun önemli bir kesimini “aydınlatması” için uzun zaman geçmesi gerekecekti çünkü..."